0

Geçtiğimiz günlerde ayaküstü sohbet ederken konu bir şekilde trafik kazalarına geldi. Önceki yıllara nazaran daha az kaza olduğuna ve kazalarda daha az kayıp verildiğine dair bir kanı hakimdi aramızda.

Şöyle bir hafızamızı yokladığımızda son zamanlarda daha az kaza haberi duyduğumuzu fark ettik. Gerçekten kazalar azaldı mı yoksa gündeme getirilmeyecek kadar sıradanlaştı mı ben emin olamadım.

Duble yolların, eski tek şeritli yollar düşünüldüğünde şehirlerarası yolculuğu rahat ve güvenli hale getirdiğini hepimiz biliyoruz. Araçlarda kazaları engelleyebilecek veya hasarı en aza indirebilecek teknolojilerin yaygınlaştığını da görüyoruz.

Büyüklerin tabiriyle araçlar artık daha yiğitYollar daha güvenli (Avrupa standartlarında). Denetimler daha sıkı. Bu durumda kazaların azaldığı ihtimali mantıklı görünüyor.

Ancak her nimetin bir de külfeti olur. Daha fazla güven veren araçlar ve yollar daha fazla risk almayı kolaylaştırıyor olabilir. Daha fazla hız, daha fazla manevra, daha cesur rota belirleme vs. eğilimi ortaya çıkabilir.

Mevcut durum düşünüldüğünde

Trafikteki araç sayısının hızla artması, İstanbul gibi büyük şehirlerde keşmekeşe yol açıyor. Ehliyet kurslarındaki eğitimle bu trafiğe hemen çıkmak çok tehlikeli. Trafiğe kapalı alanlarda veya akşam geç saatlerde sokaklar boşken pratik yapmak faydalı olacaktır.

Acemi sürücülerin yanı sıra bir de sözüm ona usta sürücüler var: Makas atan, tampon takibi yapan, emniyet şeridinde son surat giden, ambulansların peşine takılıp -hak hukuk dinlemeden- ambulansa yol veren sürücüleri tehlikeye atan, ışıkları ciddiye almayan, sol şeridi kapatıp arkadan gelenleri sağından sollamaya zorlayan, sol şeritte son suret gelip önündeki aracın dibinde biten, önündekine zaman tanımayarak selektör-yakın mesafe tacizinde bulunan çokbilmişler bunlar.

Bu durumda bilinen tek şey, aptalca riskler alarak insanların hayatlarını tehlikeye attıkları. Yoksa ne kendilerinin ne de çevredekilerin milisaniyeler içerisinde olacaklara müdahale edebilecek güçleri yok. Bilenler bilir; Gitmek değil gerektiğinde durabilmektir önemli olan. Atladıkları bir şey var; Hakim olabilecekleri kesin bile olmayan tek şey kendileri, karşıdakinin nasıl bir manevra yapacağı ise meçhul. Bütün bunlar bir yana, bilerek ve isteyerek çarpan bile mevcut bu memlekette.

Her gün bir kaza görüyorum. Televizyonda değil, yolda, gerçekten. Herkes merakla izliyor. İzleyenler yüzünden trafik sıkışıyor. Fakat kaza yerini iki metre geçince hiç bir ders çıkarmadan aynı alışkanlıklara devam ediliyor.

Gerçekten kazalar azaldı mı? Can kayıpları düştü mü? Yoksa bunlar sıradanlaştı mı? Bu cevapları sayılar verebilir. Hadi! hep birlikte inceleyelim.

Gerçek verilere bakalım

Verileri http://www.tuik.gov.tr/ adresinden temin ettim. Sizler çeşitli konulardaki istatistiklere bu siteden erişebilirsiniz.

İşte 2002 ile 2014 yılları arasında trafiğe çıkan araç ve trafik kazalarındaki hasar/kayıp durumları :


Resim-1

Büyük resme baktığımızda bazı şeylerin iyiye, bazı şeylerin ise kötüye gittiğini görebiliyoruz.

Öncelikle sağ üst köşedeki sayılara odaklanalım. 2002-2014 yılları arasında yaklaşık 12 milyon kaza olmuş. Bu kazalardan 10 milyonu maddi hasarla1.5 milyonu ölüm ve yaralanma ile sonuçlanmış. 10 yılın bilançosu göz önünde bulundurulduğunda araba alacakların kazasız araba vaatlerine kanmamaları gerektiği aşikar.

10 yıl içerisinde yapılan bu kazalarda 2.5 milyon yaralı54 bin ölü kayıtlara geçmiş. Bu insanlar belki bir gün yanımızdan geçip gitmişti, belki her gün konuştuğumuz kişilerdi, belki de aynı kandandık. Ama artık aramızda değiller veya yaşam kaliteleri hiç bir zaman eskisi gibi olmayacak.

Sonuçlara biraz daha yakından bakalım:

Her yıl 1 milyon civarı araç trafiğe dahil oluyor. 2002 yılında 8.5 milyon araç sayısı on yıl sonra yani 2014‘te 19 milyonaçıkıyor. Bu araçların büyük çoğunluğu İstanbul’da yer almakta. Tatillerde fark etmişsinizdir; 34 plakalı araçlar her yerde!


Resim-2

Araç sayısı arttıkça kaza sayısı da artıyor doğal olarak. Buradaki ilişkiyi sayılardan değil de oranlardan incelemek çok daha anlamlı olacak.

Maddi hasarlı kazaların, trafikteki araçlara oranı şöyle:


Resim-3

Grafikten de anlaşılacağı üzere daha fazla araba daha fazla kazaya sebep olmuş. Ancak dikkat ederseniz maddi hasarlı kazalar son yıllarda azalmış. Acaba bu güzel haber mi?  Devamına bir göz atalım.

Yaralanmalı ve ölümlü kazaların, trafikteki araçlara oranı şu şekilde:


Resim-4

Bu grafiği incelediğimizde maddi hasarlı kazalar son yıllarda oransal olarak azalmışken, ölümlü ve yaralanmalı kazaların oranı artmış. Bir üstteki grafikteki haber hiçte iyi değilmiş. İşte istatistik!

Başka bir grafiğe bakalım. Bu sefer sadece kazalara odaklanalım. Maddi hasarlı kazalar ile ölümlü ve yaralanmalı kazaların değişimini birlikte inceleyelim.

Sonuçlar şu şekilde görünüyor:


Resim-5

Bu grafik tüm kazaları ve kaza çeşitlerindeki değişimi birlikte görmek için iyiydi, fakat farkındalığı arttırmak için tek başına yeterli değildi. Hadi! şu kazalara biraz daha yakından bakalım ve oranlara odaklanalım.

Ölüm ve yaralanma ile sonuçlanan kazaların, tüm kazalara oranını inceleyelim:


Resim-6

2009, 2010 ve 2011 yıllarında kazalarda ölüm oranları bir hayli düşmüş. Sanırım bu dönemde kazalar düşük hızlarda gerçekleşmiş. Şehir içinde veya yolların yeni yapıldığı dönemlerde şehirler arasında gerçekleşmiş olabilir. Sadece bir tahmin. Ama gerçek olan bir şey var ki, o da bu yıllardan önce ve sonra kazalardaki ölüm ve yaralanma oranı daha yüksekmiş.

Şimdi sadece tüm kazalardaki ölüm oranlarına odaklanalım:


Resim-7

Grafikte sevindirici haberler var. Son yıllarda kazalardaki ölüm oranı azalmış. Bu konudaki kanımız kısmen doğruymuş.

Bir de son olarak ölümlü ve yaralanmalı kazalara bakalım. Bu tür kazalardaki ölüm ve yaralanma vak’alarında yıllara göre nasıl bir değişim söz konusu acaba?


Resim-8

Kazalardaki ölümler son yıllarda sayıca azalmış. Trafikteki araç sayısındaki artış göz önünde bulundurulduğunda sonuçların iyiye gittiği kabul edilebilir. Yaralanmalı sayılarda ise artış devam ediyor. 

Ölümleri azaltmak için alınan tedbirlerin işe yaradığını söyleyebiliriz. Acemi ve duyarsız sürücülerin sebep olduğu kazalar can yakmaya devam edeceğe benziyor. Kazalar günümüz şartlarında kolay kolay sonlanacak gibi görünmüyor. İnsan tek başına en büyük kaza tetikleyicisi olduğu sürece bu böyle devam eder. Belki yıllar sonra insanın devrede olmadığı daha güvenli ulaşım sistemleri ile kazalar son bulur. İnşallah ölümlü kazaların son bulduğu, yaralıların hayatlarına kaldığı yerden devam ettiği bir trafik ekosistemine yakın zamanda kavuşuruz.

Araçlar hayatımızın bir parçası. Kazasız belasız bir sürüş için sadece kendi hatalarınızı gidermeniz yetmeyecektir. Başkalarının da hatalarını savuşturabilecek şekilde bir sürüş alışkanlığı geliştirmeniz gerekecektir. Bu sürüş tarzına“Defansif Sürüş” denir. Bu konuya göz atmak isterseniz şuradan başlayabilirsiniz: http://www.uzmantv.com/defansif-surus-teknikleri-nelerdir

Defansif sürüş teknikleri eğitimleri veren çeşitli kurslar da mevcut. Belki bunlardan yararlanmak isteyebilirsiniz.

Kasasız ve keyifli sürüşler temennisiyle…

Not: Merak edenler için söyleyelim; raporları Power BI’da hazırladım. www.powerbi.com adresinden ürün hakkındaki bilgilere erişebilirsiniz.

Bu konuyla ilgili sorularınızı  alt kısımda bulunan yorumlar alanını kullanarak sorabilirsiniz.

Referanslar

https://www.mshowto.org

Etiketler:

Bu İçeriğe Tepkin Ne Oldu?
  • 1
    harika_
    Harika!!
  • 0
    be_enmedim
    Beğenmedim
  • 0
    _ok_iyi
    Çok iyi
  • 0
    sevdim_
    Sevdim!
  • 0
    bilemedim_
    Bilemedim!
  • 0
    olmad_
    Olmadı!
  • 0
    k_zd_m_
    Kızdım!

Bilge Adam Bilişim Hizmetleri, Kurumsal Veri Yönetimi ve İş Zekası Birimi’nde Takım Lideri olarak görev alan Abdullah Altıntaş, Microsoft SQL Server ve Oracle veritabanı yönetim sistemleri üzerinde çalışmalar gerçekleştirmektedir. Veritabanı tasarımı ve geliştirilmesi, veriambarı tasarımı ve ETL süreçleri, raporlama ve iş zekası gibi konularda kurumsal firmalara eğitim, danışmanlık ve proje hizmetleri vermektedir. Microsoft SQL Server alanında hem “Data Platform” hem de “Business Intelligence” branşlarında MCSE ünvanına sahip olan Abdullah Altıntaş aynı zamanda MCT sertifikasına da sahiptir. Güncel gelişmeleri, elde ettiği deneyimlerini ve birikimlerini makaleler, webinarlar ve seminerler vasıtasıyla paylaşan Abdullah Altıntaş aynı zamanda Bahçeşehir Üniversitesi Yönetim Bilişim Sistemleri Yüksek Lisans programına devam etmektedir.

Yazarın Profili

Bültenimize Katılın

Tıklayın, üyemiz olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi siz olun.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir